Dinle. Bu sadece davul seslerinin hiç durmadıgı bir rüya...

Bazen insanlar kaçar. Diğerleri anlamaz, kimse anlamaz. Her şey itinayla, büyük bir dikkatle terk edilir. Vazgeçilemeyecekler bile... Bundan kimsenin haberi dahi olmaz. Kimin kimleri ne durumlarda feda edebileceği görülür. Kimlerin hangi çağrılara içtenlikle döndüğü görülür. Ve dibe batanlar bir bir su yüzüne çıkar. Hayattan alınabilecek küçük, güçlü bir darbe ve büyük bir derstir bu. Vurgun yemek... Bundan sonrası kişiden kişiye değişir. Kimisi içine kapanır. Kimisi sosyalleşir. Kimisi iyi görünmeye çalışır. Kimisi intikam alır. Kimisi nefret eder. Kimisi üzülür. Kimisi en büyük zararı kendisine verir. Öyle bir evreye gelinir ki davullar hiç susmaz.
“Karşı koy! Kendine karşı koy! Kapat! Ne önemi var ki? Kapat! Bırak gitsinler! Dönseler de dönmeseler de hiç olmadılar ki! Olmamış bunlar, yapamamışlar. Ne duruyorsun? Kapat! 
Yaz, yaz, yaz... Çiz, çiz, çiz... Daha çok yaz, daha çok çiz! Hepsi aynı, aynı! Kendin yazarsın, kendin çizersin, kendin oynarsın. Sür beyaz boyayı üstlerine, yeni sayfa da neymiş ki? Karala ya da! Geriye bir şey kalmayana kadar karala! Kim engel olacak? Kime ne? Eksilt, azalt! Birken sıfıra düşür. Sus! Konuşma! Ağlama! Güçlü ol! Her zaman güçlü ol. Güçlü olmazsan düşersin. Düşme! Çalarlar! Seni senden çalarlar! Git, uzaklara git. Kalma! Koş! Hatırla!

Uyu, uyu, uyu... Davullar anca öyle susmuyor mu? Susmuyor! Dinle... Dinle... Duyamıyorsun, kimse duyamıyor! Kork, korkmalısın... İnanmayı, saklamayı öğrensen bile hep korkacaksın. Korku bir yol arkadaşı gibidir. Sürekli bir yol arkadaşıdır, hep oradadır. Dinle...
Duvarları yükselt, kapıları kapat! Kötüye iyi olma, olacaksan da belli etme! Geçmiş hiçbir zaman geçmişte kalmaz. Bırak gitsin! Bırak git! Hissetme!"
Ve bir hikaye...
"Pandora kötülük dolu kabı getirip açtı. Tanrıların insanlara bir hediyesiydi bu; dıştan bakıldığında güzel ,baştan çıkarıcı bir hediyeydi ve "Mutluluk Kabı" denmişti ona. Sonra tüm kötülükler, canlı kanatlı varlıklar uçtular dışarıya: O gün bu gündür uçuşup dururlar ortalıkta ve gece gündüz zarar verirler insanlara. Tek bir kötülük daha çıkamamıştı kaptan dışarıya... O sırada Pandora, Zeus'un isteğiyle kapatınca kapağı, kalmıştı o kötülük kabın içinde. Şimdi mutluluk kabını her zaman evinde tutar insan ve bir hazinenin bulunduğunu zanneder bu kabın içinde; onun emrindedir hazine, uzatır elini canı istedikçe; çünkü bilemez. Pandoranın getirdiği kabın kötülük kabı olduğunu ve geride kalan kötülüğün mutluluk veren en büyük şey olduğunu zanneder, umuttur o. Zeus öteki kötülüklerden de fazlasıyla eziyet çeken insanın yaşamı kestirip atmamasını hep yeni eziyetler çekmeye devam etmesini istemişti. Bunun için insanlara umudu verdi. Aslında kötülüklerin en kötüsüdür umut, çünkü insanın çektiği eziyeti uzatır."
Umut... Kalbin ve ruhun derinliklerindeki o tatlı acı... Öze dönmek! Sadece öze dönmek... Gülmek! Umursamamak... Bilmesinler! Görmesinler! Anlamasınlar!

Derin, çok derin ve geçmişte, çok geçmişte... On üç yıllık bir dilek... Çocukluğun anahtarlarını öylesine verilir mi? Aptallık olmaz mıydı? Yakalayamaz ki yakalayamaz ki... Artık çok geç! Yakalayamaz, yetişemez. Beyaz boyayı attım, şimdilerdeyse kendim de dahil buna değecek şekilde baştan çiziyorum. Ama temelde değişmiyor, değişmez. En içtenliğimle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olası Sevgiliyle Yapılabilecek Olası Aktiviteler Listesi.

Ben Sana Nasıl Uyduysam...

İlk adım, ilk okul, ilk öpücük... Bir ilk!