Hüzünlü Sessizliğin Sinsice Gülümsemesi Gibi..
Üzgünüm.. Ben, gerçekten çok üzgünüm.. Öyle çok isterdim ki bir kere bile "Merhaba" diyebilmeyi.. Fakat hep kaçtım, kaçtım.. Kendimden korkuyordum aslında.. Bir de çevredeki kıskanç, dedikoducu, iftiracı ve bir o kadarda ikiyüzlü o topluluktan.. Soğukkanlı olmalıydım, hata yapamazdım.. Bir büyük hataya daha tahammül edemezdim.. İstesem yaptığım yanlışları düzeltebilirdim -ki düzeltmeye çalıştım.. Ama ben kimim ki kim bana inanacak.. Kendini zeki sanan insanlara inanmak bazı kimseciklerin işlerine geliyor tabii -bir yalana inanmak..
Gözlerine cümlelerimle cevap vermek isterdim.. Ama yapamadım, yapamazdım.. Kendimi tehlikeye atabilirdim ama seni.. Asla.. Benimle arkadaş olduğunda -dost değil arkadaş- çevredeki o kimseciklerin sana -tuhaf görünen aslında sade bir kişiliğe sahip olan, sessiz ve oldukça çalışkan gözüken biriyle nasıl arkadaş olabildiğini merak ederek- garip garip bakacaklarını tahmin ediyordum.. Dahası sen tahmin etmiştin ve benden olabildiğince uzak durmaya çalıştın.. Belki bu konuda sadece kendini düşünmüştün, yinede sana bir teşekkür borçluyum..
Belki binlerce teşekkür..
Ama şunu belirtmek isterim bir arkadaşın hainliği ve küçük, kurnaz iftirası olmasaydı belki şuanda iki dosttuk.. Zaten sadece çok iyi bir dost istiyordum o zamanlarda....
Ve içlerinden özellikle seni seçmiştim.. Farklıydın.. Çok farklıydın.. Sessizliğinin altındaki canavarı açık açık görebiliyordum -yada göremiyordum.. (:
Ben seni, sen olarak, -o zamanlarda- bir dost olarak görmeye çalıştım.. Sen beni kim ve nasıl biri olarak görmeye çalıştın acep..? Neyse, artık bir önemi yok.. Anladım ki o zamanlar bir hiçi dost edinmek için çabalamışım.. Belkide önemi vardır.. Kim bilir...?
Şimdi aklımı kurcalayan iki soru var.. Neden ve niye?
Kalbim dostluk ötesindeki kapının arkasına bakıyor.. Kapıyı koruyan mesafe hala sabit..Neden? Dostluğumuzun varlığından bile rahatsız oluyoruz.. Niye?
O zaman yürek nasıl cesaret buluyor dostluğun kapısının arkasına bakıyor..?
Not..: Bu yazı hayallerden bir (ç)alıntıdır..
Dip Not..: Teşekkür ederim..
Diplerden Bir Not Daha..: Bir Dost.. (:
[ 20.45 / Home.. ]
Gözlerine cümlelerimle cevap vermek isterdim.. Ama yapamadım, yapamazdım.. Kendimi tehlikeye atabilirdim ama seni.. Asla.. Benimle arkadaş olduğunda -dost değil arkadaş- çevredeki o kimseciklerin sana -tuhaf görünen aslında sade bir kişiliğe sahip olan, sessiz ve oldukça çalışkan gözüken biriyle nasıl arkadaş olabildiğini merak ederek- garip garip bakacaklarını tahmin ediyordum.. Dahası sen tahmin etmiştin ve benden olabildiğince uzak durmaya çalıştın.. Belki bu konuda sadece kendini düşünmüştün, yinede sana bir teşekkür borçluyum..
Belki binlerce teşekkür..
Ama şunu belirtmek isterim bir arkadaşın hainliği ve küçük, kurnaz iftirası olmasaydı belki şuanda iki dosttuk.. Zaten sadece çok iyi bir dost istiyordum o zamanlarda....
Ve içlerinden özellikle seni seçmiştim.. Farklıydın.. Çok farklıydın.. Sessizliğinin altındaki canavarı açık açık görebiliyordum -yada göremiyordum.. (:
Ben seni, sen olarak, -o zamanlarda- bir dost olarak görmeye çalıştım.. Sen beni kim ve nasıl biri olarak görmeye çalıştın acep..? Neyse, artık bir önemi yok.. Anladım ki o zamanlar bir hiçi dost edinmek için çabalamışım.. Belkide önemi vardır.. Kim bilir...?
Şimdi aklımı kurcalayan iki soru var.. Neden ve niye?
Kalbim dostluk ötesindeki kapının arkasına bakıyor.. Kapıyı koruyan mesafe hala sabit..Neden? Dostluğumuzun varlığından bile rahatsız oluyoruz.. Niye?
O zaman yürek nasıl cesaret buluyor dostluğun kapısının arkasına bakıyor..?
Not..: Bu yazı hayallerden bir (ç)alıntıdır..
Dip Not..: Teşekkür ederim..
Diplerden Bir Not Daha..: Bir Dost.. (:
[ 20.45 / Home.. ]
Yorumlar