Kayıtlar

Temmuz, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Üçüncü Tekil Şahıs..

Davetiyeler, odalar Ve localar iki kişilik.. Ya tek gidersin bi koltukta Ya biletler; iki kişilik.. Ya tek kişiliktir bi yatak Ya yalnız yatılmaz; iki kişilik.. Ya tek taraflıdır bi aşk O da severse; iki kişilik.. Başka kaç kişiyi seversen sev, Bir sevda yalnız iki kişilik.. Hele baş başa bi akşamda, Masalar hep iki kişilik.. "Peki sen kimsin?" dediler bana, Dedim "Üçüncü tekil kişilik.." Peki dostluk var mı dünyada? Dedim "Dünya iki kişilik.." Çocuktuk çoktuk oysa.. Çok üzgünüm şimdilik...

Kek

.......Yavaş yavaş hava kararmaya başlamış.. Kek artık eve dönmesi gerektiğini anlamış.. Yolda giderken karşısına kurnaz tilki çıkıvermiş.. Tilki demiş ki "Kek kardeş sen çok lezzetli görünüyorsun ben seni yiyeceğim.." Kekin aklına bir plan gelmiş.. "Tamam tilki kardeş sen beni yiyebilirsin ama önce sana bir şarkı söylemek istiyorum, izninle.." Tilki demiş.."İyi tamam söyle bakalım şarkını." Kek başlamış şarkıyı söylemeye.. "Unumu bakkaldan aldılar, şeker koydular, yumurta kırdılar." derken tilki şarkıyı bölmüş.. "Kek kardeş seni pek iyi duyamıyorum sırtıma tırman da duyayım.." Kek tilkinin sırtında yine söylemeye başlamış şarkısını.. "Unumu bakkaldan aldılar, şeker koydular, yumurta kırdılar. Fırında pişirdiler, soğusun diye kapının önüne koydular.." derken tilki yine bölmüş şarkıyı.. "Dur kek kardeş ben seni pek iyi duyamıyorum dilimin üstüne çık söyle şarkını.." Kek çıkmış tilkinin diline.. Başlamış şarkıyı söylem...

Niyekine?

Rüyadan uyanıyorum başka bir rüyada buluyorum kendimi.. Maceradan maceraya nasıl atılıyorsa insanlar işte bende onlar gibi rüyadan rüyaya atılıyorum.. Ama asla uyanamıyorum.. Niye uyanamıyorum ki? Hala uyuyorum.. Hala aynı yerdeyim.. İlerleyemiyorum.. Niye ilerleyemiyorum ki? Bir adım dahi atamıyorum? Çaba gösterdiğim halde.. Niye seni bulamıyorum..? Seni niye arıyorum.. Sorma, Onu da bilmiyorum..

Ne garip hayat..

Ne garip bir dünya bu, ne acı hayat Sen ona yanarsın, o başkasına. Uğrunda bir ömür versen de heyhat Sen ona ağlarsın, o başkasına... Bir başka sevda bu, bir başka fasıl Kim bilir bir daha nerede, nasıl? İnsanı yıkanda işte bu asıl Sen ona koşarsın, o başkasına... Yıllarca gözyaşı döksen ne fayda, Yolunda dağ olsan çöksen ne fayda, Kalbini yerinden söksen ne fayda, Sen ona ölürsün, o başkasına... "(Ç)alıntı" (:

İçimdeki 'Fırtınalar' dan......

Kendime ait o biricik dünyamda birden özlem büyüdü.. Hala, o duyguyla savaş veriyordum.. Ve yine yardıma ihtiyacım vardı.. İsim odasına daldığımda karşımda tek kişi gördüm her seferinde.. İçimdeki dipsiz uçuruma adını fısıldadım.. Sesimi duyman, tanıman gerekliydi ama sen ne duydun ne tanıdın..! Şaşırttın beni.. Bu sefer haykırarak söyledim seni sonsuzluğa.. Görmüştüm ama görmedin beni.. Hatta duymadın bile.. Farkına varamadın hala değerinin belkide..? Üçüncüye söyleme zahmetine katlanmadım.. Ama kırıldım bir kere sana.. Ben farkına varmadan gözyaşlarım usulca paramparça yüreğime damlamaya başladı.. Belki beni iyileştirecek olan o damlalar diye düşündüm.. Ama kalbimdeki acıyı arttırmaktan başka işe yaramadılar.. Büyük öfke bulutu sardı bir an dört yanımı.. İçimdeki seni öldürmek istedim.. Kendimi o dipsiz uçurumdan attım.. Ölmedin, ölmedim.. Sonsuzlukta süzülmeye başladım.. Hafiften rüzgar esti birden.. İçimdeki ateşi az da olsa dindiren, uykuya dalmamı, herşeyi unutmamı sağlayacak sak...

Bir dilek diledim tüm yıldızlardan..

Küçükken, yıldızların bize çooook uzakta kalan ışıklı evler olduğunu hayal ederdim.. Bugün bir çok ev ışıklarını yaktı onları görmem için.. Onları gördüm.. Gördüm, çünkü İstanbul' dan Yalova vapuru ile ayrılmıştım.. Geride bıraktığım şehrin son ışığı gözden kaybolurken, gemideki yol gösteren lamba rüzgarla bir sağa bir sola sallanırken onları selamladım.. Gökevlerini.. Ve o an tüm yer değiştiren gökevlerinden (sizin deyiminizle kayan yıldızlardan) bir dilek diledim.. (1 Temmuz 2010 / Yenikapı - Yalova Vapuru / 23.00)

Tırmanıyorum buzlarla kaplı bir dağa.. Tırmanıyorum..

Tırmanıyorum.. Her seferinde şiddetlenen rüzgarla, zirveye doğru tırmanıyorum, kayalara tutunarak buzlarla kaplı dağa.. Zirveye yaklaştıkça rüzgar daha da şiddetleniyor daha da, daha da.. Ve son kaya parçası.. Zirvede, manzarayı görmek için etrafıma bakınıyorum ama görülen tek şey bulutlar ve parlak güneş.. Yinede hayranlıkla izliyorum bu görüntüyü, bir an öyle bir dalıyorum ki tutunduğum taş parçasından kayıyor ellerim.. Şimdi aşağı doğru süzülüyorum, belimdeki ip kurtarıyor yaşamımı sadece.. Yere yakın bir mesafede ip kopuyor, ormanın içine düşüyorum.. Yorgunluğumu gidermek için bir ağaca yaslanıyorum, başımı yapraklara doğru kaldırıyorum.. Yaprakların dansı bana huzur veriyor, onları denizin dalgalarına benzetiyorum.. Bir iki kere gözlerimi kırpıştırdığımda, orman ve dağ yok oluyor.. Gökyüzü de.. Kendimi bir spor salonunda buluyorum, anlıyorum ki başından beri burdaymışım sadece hayalmiş hepsi.. Gördüğüm güneş, salonun ışıkları, rüzgar da klimaymış meğer.. Ormana dönmek istiyorum bi...