Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bazısı, bazısı, bazısı...

Her insanın bir ilişki kriteri vardır. Bazılarının kriterleri çok önemli olaylar değildir, bazılarınınki ise çok önemli olaylardır. Bazıları der; "Müzik zevkimiz aynı olsun... Hatta müzik zevki benden iyi olsun." Bazılarıysa der; "Zengin olsun, yakışıklı olsun, çevresi olsun." Yani insanlar sevgili adayı saydığı kişileri kendince mülakata alır. Onu sevenlere ayrı mülakat yapar, kendi sevdiklerine ayrı mülakat. Ve bunlarda genelde aynı bir kilit nokta olur. Bu, "Beni neden / ne kadar çok seviyorsun? Kanıtla..." türündeki sorular olabilir. Karşı tarafın hemen hemen hepsi de bu sorudan kaçar. Hiç arkasına bile bakmadan kaçanlar, söyleyemem diyerek kaçanlar, kelimeler kifayetsiz kalıyor diyerek kaçanlar... Bazısı şımartılmak ister. Çok çok çoooook demek yeterlidir. Bazısı laf istemez, sevgiyi görmek ister. Bir binayı yakmanız filan değil, sarılsanız yeterlidir aslında. Bazısı kıskanılmak ister, bazısı kıskanılmamak... Bazısı ne istediğini bilmez. ...

Bilmeden, istemeden, düşünmeden...

İnsanlar bilmezler seni, tanımazlar seni. Ben de tanımam ki, kendimi. Sen, ruhumun ikiye bölünmüş kısmısın. Arafsın. Ne iyisin ne kötüsün. İyiyle kötünün kavga etme sebebisin. Kalbimde minicik bir noktasın. Sen, canımsın. Ve ben, canıma kastediyorum. Ki, senin iyi saf tarafının korkmadığı şey yoktur. Kendi sevginden dahi korkarsın, çünkü sevgi zehirli bir zayıflıktır. Ama korktuğun her şeyi yenmenin bir yolu vardır. Kötülüğe sataşmak. Duygusuzluğa dalmak. Ruhsuzluğa kendini hapsetmek. Gözlerini kapattığında, o "Banane ya!" diyen kısımdır, kötülüğün içindeki iyilik. Acınası bir umursamamazlıktır. Kendine bile acıdığın bir dönemde. Canının yanmasından korkmamanın tek sebebidir, iyiliğine kötülüğünü katman. Çünkü bu cesarettir. Sonuç olarak içten içe kendini öldürürsün. Ki, bunu bile hissetmezsin. Bilmezsin. Nedeni, iyiliğinin farkında olduğun halde kötülüğünün avantajlarını istemeden kullanmandır. Ruhunu kendine bile kapattığın an, kalbini kendine bile mühürlediğin an kimse sen...