Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eğer sen beni seversen, en güzel gülen ben olurum.

Kaçması gereken benken kovalıyorum. Öyle ki, daha önce kimse beni aşkından hasta etmedi, yataklara düşürecek kadar. Öyle ki, şuan daha önce yazdıklarımın biri bile umrumda değil. Öyle ki, şuan gel dese daha öncekilere dediğim gibi sen gel diyemem. Giderim. Öyle ki, bir salise bile aklımdan çıkmıyor. Öyle ki, kendimle savaşıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Öyle ki, karşı koyamıyorum. Herkesin zaafı olduğu birisi olurmuş. Benim de zayıf yanım oymuş. Buraya da yazdığım gibi, diğerlerini kovaladım çoktan. Onu kovalayacağımı sanmıyorum. Aksine kapıları ardına kadar açtım, belki bir ilgi pırıltısı gösterir diye bekliyorum. Bekliyorum... "Eğer sen beni seversen, en güzel gülen ben olurum. Eğer sen beni seversen o zaman ben çok mutlu olacağım. Ben çok mutlu olduğum zaman, mutluluk bulaşıcı, ben şimdi herkese bulaştıracağım o mutluluğu. Beni keyifli gören mutlu olacak, mutlu olacak, mutlu olacak... Ondan sonra sen... Sen, sen de mutlu olacaksın. Sen mutlu olunca bu sefer ne olacak? B...

Mort

"Burası hayatsaatlerinin saklandığı parlak mum ışığıyla aydınlatılmış oda - raf raf üstüne, her yaşayan insan için kum saatleri, ince kumlarını gelecekten geçmişe dökmekteler. Dökülen kum tanelerinin topyekün ıslığıyla oda deniz misali kükremekte. Bu, odanın sahibi. Meşgul bir havayla dimdik yürüyor odada. Adı, Ölüm." İlk sayfasındaki bu ilk cümlelerle, satırlarla beni mest etmiş bir kitap... Bu yazılardan sonra olaylar azıcık karmaşıklaşmaya başlıyor. Mort insanların zaman zaman sırıtmasına, zaman zaman "aptal!" diye bağırmasına neden olan bir karakter. Becerikli, bir o kadar da beceriksiz. Sevilen, bir o kadar da sevilmeyen. Ölüm'ün çırağı o, sonuçta. Kitaptaki büyücüye gelince. Zifnab'ı oldukça hatırlatıyor bana. Zifnab'ı hatırladıkça tabii diyalogları da hatırlayıp kendi kendime gülüyorum. Xar: Kimsin sen? Nesin sen? Zifnab: Ben Bond. James Bond. Zifnab zehirli şarabı içer. "Tadı güzeldi ama biraz acıydı. Zehirden olsa gerek." de...

Happy Happy Happy

İçim içime sığmıyor. Hayır, bir insan karşılığı yokken bu kadar mutlu oluyorsa -yaşasın! benim duygularım varmış!- kimbilir karşılığı olsa nolur? Ha bu arada, dünkü yeme atlayanınız yoktur umarım. Burayı okuduğunu sanmıyorum. Okuyorsa bile -ki okumuyor bence- benle pek muhatap olduğu söylenemez. 8'dekinden çok da farklı değil ha? Ben de öyle düşünmüştüm. Ama sevmeyi özlemişim. Ben onu sevmeyi seviyor olabilirim. Neeeeyse. Ama eğer 8 gibi davranırsa, kaçarsa yani... Bi' süre kovalarım, şuan yaptığım gibi. Ama sıkılırım ben kaçarım. Sonra işine gelirse. İşine gelmezse de, hıh şuraya yazıyorum bidaha ruh ikizi mikizi aramak yok. Gerçi, Allah'ın hakkı 3'tür derler. Kendime bir hak daha veriyorum, ehe. Ondan uzak durun. Valla buradan saçlarınızdan tuttuğum gibi duvara geçiririm kafanızı, sevgili kızlar. İçimdeki öküz hala duygusuz yani, bilginize. Hep böyle neşeli olmam dileğiyle.

Hayata Reçel Kavanozunun Dibinden Bakmak.

Hayatta sevilmesi gereken çiçekler var. Tokuşturulması gereken kadehler.. Ağaca tırmanıp toplanması gereken vişneler var. Yapılması gereken reçeller. Yenilmesi gereken tatlılar.. Evet denilmesi gereken sorular.. Kıyamadığın için aşık olmadığın insanlar var. Senin için canını bile feda edebilecek sana aşık insanlar. Belki kalbini kıracak, belki kalbini kıracaksın. Yumurtaya atılması gereken pul biberler var hayatta. Biberli yumurtayla double acı yaşatacak. Bunların üzerine içilmesi gereken bir bardak soğuk su var. Kana kana. Kandıra kandıra.. Yolda gördün mü sevilmesi gereken çocuklar var. Hayatında hiç sevgi görmemiş, belki de görmeyecek. Bakılacak denizler var, dibine dalıp çıkmamayı düşleyeceğin. Dilek dilenecek yıldızlar var. Her yıldızda dileyeceğin insanlarla beraber. Alınacak kitaplar. Okunacak şiirler. Görülecek sergiler. Gidilecek müzeler. Dinlenecek konserler. İliklere kadar hissedilecek yağmurlar var. Bazen kalbe yağan, bazen aklı kapatan. Üşüten.. Bırakma...

Gaipten Gelen Möö

Siz hiç gaipten sesler duydunuz mu? Bugün başıma gelen olay bununla alakalı. Ders Matematik, Yumuşak'ın dersi. Ben Coğrafya'dan sıkılmış, vurmuş kafayı uyumaya çalışıyorum. Çok sevgili sıra arkadaşım Zemzem de test çözüyor. Tam daldım, böyle hayallerle filan mutlu mutlu. Bir ses.. "MÖÖÖÖÖÖĞ" Dedim, tövbe ya Rabbim... Güldüm, uyumaya çalıştım. Ama o ses kafamı kaldırana kadar durmadı. Zemzem'e bakıyorum, o da bana bakıyor. Kısık sesle "Sen de duydun mu?" diye sordum. "Neyiii?" dedi. "Biri möööö'lüyor ya." dedim uykulu uykulu. "Saçmalama senin uyku başına vurmuş" cevabını aldım. Pür dikkat sınıfı dinliyorum ama, o sesi çıkaran öküz yok. Tekrar gözlerimi kapadım. İki saniye geçmeden yine, "Möööööğ.." Zemzem'in sesine de benzemiyor ki. Kafamı ne zaman kaldırsam kızın kulağında kulaklık test çözüyor. "Mööööö" sesi o kadar uzun sürdü ki, dayanamadım. Zemzem'e döndüm dedim, "Susmuyor lan b...

Yeşil Başlıklı Kız ve Cenever

Bana "Yeşil Başlıklı Kız'ın Ceneveri olmalı" diyen arkadaşıma. Ve, Cenever'e... İnsanlar, Yeşil Başlıklı Kız'ın ailesine alışveriş yaptığından bahsederler. Yeşil Başlıklı Kız çıkar yollara, o market senin bu market de senin üçüncü market de bizden hediye dolaşır durur. Bahçelievler'deki şu minik semtin kahramanıdır o. Herkesten farklı olduğu için ona insan gözüyle bakmazlar. Pelerinini üstüne çeker, kimseyle konuşmadan alışverişini yapar. Pelerinini takmadığı zamanlar, tanıyamazlar onu. Yine böyle bir günde, yine ailesi için alışverişe çıkmış. Pelerinini geçirmiş sırtına, gözleri de yeşil olaymış iyiymiş. Neyse, hikaye bu değil. Bim'e gitmiş önce, yoğurt almış. Kasiyer ona para üstünün rakamını bile söylememiş. Yeşil Başlıklı'nın en sevdiği de buymuş ya zaten. Pek konuşmasına gerek kalmıyormuş, pelerinli iken. Oradan çıkmış, bir hediyelik eşya mağazasına girmiş, oradan Kiler'e, sonra da eve gidecekmiş. Kiler'e vardığında duraksamış. Ala...

Keyifsizlik'ler..

Arkadaşımın benden 402 beklemesi mi daha kötü yoksa beni arkadaşlıktan reddetmiş olması mı karar veremedim. İkincisi sağlam koydu ama. Ha, bir de bunun üstüne çok değer vermek istediğim insanların çok değerli bencillikleri geldi. Ayrıca insanların pis pis bana ygs'de istediğin puanı yapamadın köpek gibi çalıştın demelerinden de nefret ediyorum. Çok sinirlendim çünkü herşey üst üste geliyor. Düşün, değer veren kimse yok. Yaşamak hata lan. Aşık olma safhasındaydım, artık değilim. Çünkü değer verdiğime değmez. Çünkü değer vermiyor. Huyu huyuma birini buldum dedim. Bulamamışım, salak ben. Hoşlanma safhası dolu, demek isterdim de.. Hahihaha ne dolusu. Bir zamanlar hoşlandığım çocuk yüzüme bakmıyor şu aralar o gün gördü beni 40 saat boyunca insan bi merhaba der. Bi çarpar özür diler. Müsaade ister. Güle güle der. Ne bileyim bişey der! Ki benim de hoşlanmaya devam etmek için bir bahanem olsun. Yok işte, o da bende bitti. Öküz öküz öküz, bu kadar. Uzun süre aşık olmayı bırak ho...